19 Nisan 2013 Cuma

SPLİNTLERİMİZZ

  Buda el splintlerimiz ellerinin dışa dönmesini ve baş parmağının içe kasılmasını önlüyorr.
                                                                  
Normalde Anıl'ın elleri çok kasıntılı değil fakat yürümeye ve bişeyler yapmaya çalıştığında kasıyo ellerini bunu önlemek içinde gün içerisinde mümkün olduğu kadar ellikleri takıyoruz.Şimdilerde bu splintlerin mayo kumaşı gibi olanları varmış korse gibi  yurt dışından getirtmiş arkadaşlar fakat bu ürünü henüz edinemedik o ürün daha kullanışlı gibi geldi bana.Yani bizim ellikler elin kasıntısını önlüyo fakat hareket özgürlüğünü kısıtlıyo bahsetmiş olduğum ürün ise (spio) aşağıdaki ürün daha kullanışlı gibi geldi bana .............
 
Hareket özgürlüğü daha iyi bence spio ürünle..

PİPEETTT DEYİP GEÇME !!!

 Gruptan Gülden arkadaşımızın öncülüğünde bir yeniliğe daha adım atmış bulunmaktayız :)
Pipet meğer nelere kadirmiş :) Konuşma terapisinin en önemli basamaklarından birisiymiş pipet kullanabilmek."o ,ö, u, ü " seslerini çıkarmak için bi başlangıçmış.. çok ilginç..
                                                                                                        
Hal böyle olunca aldım elime pipetli çikolatalı sütü ve deneme başladı..Gerçekten çok heyecanlıydım..Anıl'a dedim ki ''Evet oğlum bu elimdeki süt ve buda pipet,pipet,pipet.Şimdi sen bu pipetle bu kutudaki sütü içeceksin'' :) Anıl baktı bana şaşkın şaşkın .......
 Anıl'ın o an pipetle neler yapabileceğini azçok kestirebiliyordum aslında ve yanılmadım :) Anıl pipeti ağzında evirdi,çevirdi ve onu bi lokma sanıp dişlerinin arasına alıp ''kırrrrtttt'' diye ısırdı,ısırdı ve ısırdı...Bu henüz ilk denememiz,sonuç başarısız.Ama pes etmek yok yola devam. Ben sonraki denemelerde değişik tatlar denemeyi düşünüyorum.Su gibi,meyve suyu gibi...Gülden bir koliden sonra başarıya ulaşmış oğlu Heja'da umarım bizimki de bundan daha uzun sürmez ...Oğluşuma ve engelli arkadaşlarına bollll ''pipetli günler'' diliyoruz......                                                                                                                                                                        

11 Nisan 2013 Perşembe

NENNİDE NENNİİİİİİİ .......

9 yıldır nennide nenni şarkısını söyler dururuz biz :) Anılım pek bi sever sallanmayı dizimizde, ne yaptıysak vazgeçiremedik bi türlüü...Sallanacağını anladığı anda Anıl'dan mutlusu yoktur heralde.Resmen mutluluk şovu yapıyo babaya ve bana..Gece,gündüz uykuya dalacağında hep sallanmak ister ve bu saatler sürebiliyo çoğu zaman..
 Henüz bebekken problem olmuyodu 3'üde ufacık olduğu için üçünüde dizimde sallayabiliyodum fakat yıllar geçtikçe artık bi işkenceye dönüştü..Hasta olduğu gecelerde babayla nöbetleşe sallıyoruz 2 saat eşim 2 saat ben şeklinde...her türlü yöntemi denedik fakat her denemenin sonunda zafer Anıl'ın oldu biz pes ettik...
                                                                
 Bazen Adasu ve Akın'a devrediyorum görevi :) Tabi bu görevleri 3-5 dakikayı geçmiyo hemen ''anneeee Anıl'ın uykusu yok '' deyip bırakıyolar :)

 Abartısız 2-3 saat salladığımız anlar oluyo ve ben bacağımın acısından artık resmen kıvranıyorum...

 Çok komik zamanlarda yaşıyoruz gece eşimden görevi ben devraldığımda babası uyuyo ve ben sallamaya devam ediyorum Anıl ağlayınca da eşim uykusunun arasında ''hımmmmmm hımmmmmm'' diyo ve ben gülmekten kopuyorum resmen gece yarısı...

 Şu yüzündeki tebessüme bakarmısınız ya..işte bu gülücükle tavlıyo bizi  sallamanmak için :) Ve bizde bu güzel gülüşüne kayıtsız kalamıyoruz....

 Daha biz uzuuuunnn yıllar bu ''nennidee nennniiyiiiii'' söyleyeceğiz galiba, ŞEKİL A' da görüldüğü üzreee.......bi önerisi olan varmı????????

28 Mart 2013 Perşembe

ahtapot minderimiz

Ahtapot minderle ilk tanışmamız rehabilitasyonda seanslar sırasında oldu.Biz onu çooooookkk sevdik ve biçok işimize yarıyo.Koştur koştur hemencecik bizde yaptırdık ahtapot minderden.''U'' şekilinde bi kumaşı diktirip içine elyafı dolduruyosunuz. Bu kadar basit fakat işlevi bi hayli çokk.. Uzun yıllardırda kullanıyoruz ve çok memnunuz :)

  Sayfamızda bu resimleri paylaştığımda arkadaşlar bunun hamilelerin kullanmış olduğu bi minder olduğunu söylediler.Demek ki amacına göre adıda değişebiliyo:)
 
 Biz bu basit minderle bi çok şey yapabiliyoruz yüzükoyun yattığında kenarlarındanda destekleyince sırt ve boyun kasları çok güzel çalışmış oluyo...


 Minderi resimdeki pozisyona getirdiğimizde ise inanılmaz konforlu bir koltuk elde etmiş oluyoruz...


 Kısacsı minderle istediğiniz şeyi yapmak sizin hayal gücünüze kalmış bişeyy.. :)

24 Mart 2013 Pazar

tatlı yeyip tatlı konuşalım :)))

  Anıl'ın en sevdiği faaliyetlerden biriside topitop yalamak :)
tabi bende çok seviyorum bu sahneyi Anılın kendi başına bişeyleri yapabilmesi beni inanılmaz sevindiriyo ve oğlumu bu şekilde saatlerce,günlerce seyredebilirim o derece yani...
 

 Havalar biraz daha ısınsın dondurma yerkende çekip yayınlayacağım Anıl'ı.Tam evlere şenlik batmayan hiçbiyerimiz kalmıyo ama olsun ....bu şekilde 1 taşla 2-3  kuş vurmuş oluyoruz süper bişiy yani..hem dondurmayı yalarken soğuk olunca güzel bi uyaran oluyo hemde kolunu da  çalıştırmış oluyoruz tabi dilde çalışıyo ..


 Topitop,dondurmanın yanı sıra ekmekte verince eline onuda yemeyi çoooookk seviyooo....

17 Mart 2013 Pazar

SEREBRAL PALSİ SEN NASIL BİRŞEYSİN??

Aslında günlerdir bu satırları yazabilmek için hiç elim tuşlara gitmedi çünki biliyorum ben bu satırları yazarken çok üzüleceğimm...hayatımın, kaderimin, yaşam tarzımın tamamen değiştiği o gün ve yüreğime o korun düştüğü ilk gece........!!!
7 EYLÜL 2004.....Evde inanılmaz bi telaş koşturmaca ve heyecan vardı... bugün ablamın düğün gecesiydi ve ben 2 günlük yoğun sancılarla dişimi tırnağıma takıp ablamı beyaz gelinliğinin içinde görmek için düğün salonunda doğum yapmayı bile göze almıştım... çok duygusaldım o gece biliyordum 1 saate kalmaz doğuracaktım kendimi olabildiğince kasmıştım ve mütemediyen ağlıyordum... neyse uzun lafın kısası eve döner dönmez sancılarım dahada arttı ve ben artık o soğuk ameliyathanede, o berbat yeşil önlüğün içinde ve doğum masasındaydım en son doktorumun bana "yolun sonuna geldik ha Aylin" dediğini ve bebeklerimin karnımdaki son tekmesini hissettiğimi hatırlıyorum... hangi yolun sonu hangi yolların başlangıcıydı bu???
......................................................................''Aylin Aylin! hadi uyan kızım'' dediğini hatırlıyorum annemin hayal meyal... elimi karnıma götürdüğümde artık bebeklerim yoktu karnım bomboş 4 aylık tekmelerin esamesi bile kalmamıştı... ''bebeklerim nerede'' annem ''çok iyiler ve çok tatlılar kızım''... peki ama neden herkesin yüzünde o garip tebessüm vardı nedenini soramadan bedenim narkozun etkisine yenik düşmüştü... bilincim yerindeydi içimden bi ses sürekli  ''hadi Aylin uyan artık bebeklerini sor onları yanına getirmelerini söyle''...................derken sabah olmuştu. Oysa ben uyurken bebeklerim benden çok uzaklara gitmişler... Meğer ben bebeklerimi hemen öpüp koklayamayacakmışım... Anne olmanın ilk koru düşmüştü o gün yüreğime... bebeklerimi başka hastaneye sevketmişler benden 1 buçuk saat uzaklıktalarmışşşş... hani ben anne olmuştum hanii??? çocuklar biyere giderken annelerinden izin istemezlermiydi??? benden izin almadan nereye gittiler???
Onlar bana gelemiyorsa ben onlara gidebilirdim bu inançla o gün dikişlerimin inanılmaz acısına rağmen bi an önce yürümeyi kafaya koymuştum bi kere... başardım hastaneden çıktık ama uzun yolculuk yasaktı!!! Allahım ne yapacaktım ben şimdi?? onları bi an önce görmem lazımdı... Çok iyi hatırlıyorum abimler bebişlerimin yanından gelmişler ve bana göstermek için fotoğraflarını çekmişler inanabiliyomusunuz ben bebeklerimi ilk fotoğraf karelerinde gördüm ve tanıdım... kısa günde 40 kere açıp açıp bakıyodum neredeyse makineyle yatıyodum diyebilirim... Aradan 1 gece daha geçmiş ve ben hala bebeklerime kavuşamamışken eşim elinde 3 tane nüfus cüzdanını sallaya sallaya bana doğru getiriyodu... hayatımda hiç bi nüfus cüzdanı beni bu kadar cezbetmemişti :) 1 tanesi pembe 2 tanesi mavi....Anıl-Akın ve Adasu... ve hiç bi nüfus cüzdanıyla bu denli aşk yaşamamıştım...
  1 haftalık süreden sonra nihayet hastanenin önündeydik kalbim deli gibi çarpıyordu yeni doğan odasının kapısı açıldı ve işte o an bütün duygularım birbiriyle dans ediyorlardı... Çok minik minniminnacıklardı gözlerime inanamadım Akın ve Adasu yanyana yatıyorlardı bakamadım, kendimi odadan dışarı attım çok korktum çookkk.. kısa bi başdönmesi ''anne bunlar yaşayamaz beni kandırdınız''..hıçkırığa boğuldum resmen bi koluma eşim bi koluma annem girmiş beni odaya doğru sürüklüyorlardı 1 haftadır onları görmek için can atan ben o an deli gibi koşup kaçmak istedim...kaderimden o anki acımdan çünkü hayat bu ana kadar çok basitti ben istediğim an acılarımı gömer ve rahatsızlık duyduğum duygulardan kaçardım... ben neden bi yere kıpırdıyamadım? neden kaçamadım???
  Heryerleri delik deşikti serumlar takılı oksijen tüpleri takılıydı içimdeki acıyla beraber işte beni ayakta tutacak ilahi duygu SEVGİ çoktan bedenimi sarmalamıştı bile... Anılımı başka küveze koymuşlar  oğlumu görmek için gözlerimi durmadan kapatıp açıyordum çünki anında gözyaşlarım gözlerimi dolduruyor ve görmemi engelliyorduuu... üçüde çok tatlı bi okadar da iç parçalayan bi haldeydiler... Akın ve Adasu'yun durumu iyiye gidiyor fakat Anılım yaşam mücadelesinde bi hayli zorlanıyordu, dr. ona MUCİZE BEBEK derdi... Birgün Anıl bi anda kötüleşti hemşireler başına üşüşmüşler boğazını aspire etmeye uğraşıyorlardı zavallı yavrumun ağlama seslerini duydukça çılgına dönüyordum... elimden hiç bişey gelmiyordu öylece ağlayıp onları seyrediyor ve dua ediyordum birazdan herşey normale dönmüştü '' noldu oğluma'' diye sorduğumda hemşireler ''solunum güçlüğü çekti tıkandı aspire ile temizledik '' deyip çıktılar... Ne demek istemişlerdi Anıl neden solunum güçlüğü çekmişti??? aspire nedir?? bi daha o aspire dedikleri şeyden yapacaklarmı acaba??? geçmişmiydi oğlumun hastalığı aspire edince??? hiçbişey anlamamıştım küvezin penceresinden elimi soktum ve o miniminnacık parmağından tutup şunları söyledim oğluma.....
 ''olmaz oğlum beni burada böyle yarım bırakmayacaksın, güçlü olup direnip savaşacaksın ben hep senin yanında olacağım, bırakma beni bırakma elimi nolursun. Bak bizi dışarda çok güzel bi hayat bekliyo sizi çok seviyorum eminim sende beni çok seveceksin.seninle çok güzel günler çok güzel anlar yaşayacağız oyunlar oynayacak, sahilde koşacak, parklara gidecek hep eğleneceğiz.... çok ama çok iyi bi anne olacağım söz hadi sende bana söz ver, bizi buradan sensiz göndermeyeceksin''..... İşte biz o gün o an birbirimize söz verdik birbirimizi bırakmayacağımıza...
   20 günden sonra nihayet evimizdeydik. "Herşey bitti oh artık evimizdeyiz işte kuzularım, burası bizim evimiz, yuvamız hayatımıza hoşgeldinizzz..."
   Aradan 6 ay geçmiş ve bebeklerimiz büyümüştü çok yorgunduk ama çokta mutluyduk... Akın ve Adasu herşeyi hızla yapmaya başlarken Anıl başını bile tutamıyordu. Rutin çocuk doktoru muayanemizde dr. Anılı evirdi, çevirdi ,kaldırdı, orasını burasını inceledi ben hala bi anormallik olduğunu bilmeden doktoru izlerken dönüp bize ''Anılın beyin tomografisini istiyorum''dedi.şok oldum ''neden!!!'' diye sorduğumda anılım kafa kontrolünün zayıf olduğunu ve bunun normal olmadığını söyledi. Eve geldiğimizde ben kabullenemedim ''olmaz benim oğlumda hiç bişey yokk ben çektirmem o tomografiyi'' dediysemde 1 ay sonra pes etmek zorunda kaldım. Anılın ağlama krizleri gitgide artıyor ve çocuğum acı çekiyordu. Tomografiyi çektirmeye giderken yüreğim sıkışıyor nefesim daralıyordu neydi oğlumun hastalığı????   ''SEREBRAL PALSİ'' dedi doktor...''çocuğunuz beyin kanaması geçirmiş, çocuğunuz yaşıtlarının yaptığı şeyleri yapamayacak, çok çaba sarfedeceksiniz gerisi allaha kalmış'.'Bütün duvarlar üzerime yıkılmış, dünyam kararmıştı...
  Yol boyunca Anılım kucağımda ağlıyordum... içimde bi sürü cevapsız sorular, yüreğime saplanmış binlerce ok ve büyük bi belirsizlik vardı... dipsiz bi kuyuya düşmüştüm büyük bi hayal kırıklığı... ben hiç böyle hayal etmemiştim, yavrumun hep acı çekmesi gerçeği dayanılmaz bi duyguydu... napacaktık biz?? nasıl geçerdi bu dert acaba bu bi kabusmu?? uyuyup uyansak geçermi ki?? Geçmedi 9 yıldır ben ve yavrum bu kabustan hiiiç uyanamadık bu kabus artık bizim gerçeğimizdi... aldık iğneyi elimize bu iğneyle kuyumuzu kazıp çıkmaya baş koyduk... Anılımla en büyük hayalimiz Anıl küvezde yatarken o gün birbirimize vermiş olduğumuz o yaşam savaşını kazanmak ve o sahilde elele yürümekkk......
MEĞER NE ÇOK YANARMIŞ CANI İNSANIN, BAKTIĞI YERDE GÖRMEYİNCE GÖRMEK İSTEDİĞİNİ...!

10 Mart 2013 Pazar

İşte benim üçlü saz ekibim...

İlk embriyo halleri onlarla ilk karşılaştığım an çok iyi hatırlıyorum monitörde onların bu halleri bile beni çookk heyecenlandırmış ve çok mutlu etmişti.Mutluluktan hüngür hüngür ağlıyordum ...Dr. ''istersen birini sonlandırabiliriz'' demişti ben hemen ''hayır ben hepsini istiyorum'' demiştim ....açgözlülüğüme bakarmısınız??..Mümkünmü böyle birşey ben tam 7 yıl bebek özlemi çekmiş ve nihayet onlara kavuşmuşken nasıl sonlandırabilirim...yıllar önce vermiş olduğum bu karardan hiiiççç pişman olmadımm...

8 Mart 2013 Cuma

25.02.2004 hamileyimmmmm!!!!

                                                                                                                                                              

 
inanamıyorum...inanamıyorum...!!
Evet işte nihayet hamileyimmmm...duysun tüm dünya HAMİLEYİMMMM........Allahım bu bi rüya olmasınn..çok mutluyum sanki evrene sığamıyorumm...karnımdasınız şu an hemde 1 değil 2 değil 3 tanesiniz...O an hamilesin dedikleri an varya sanki bi şelalenin en üst noktasından aşağılara doğru savruldum içim ayağa kalkmıştı ben hayatımda hiç bu kadar mutlu olmamıştımm..Allahım sana binlerce kere çok teşekkür ediyorumm..ne olur sıkı sıkı tutunun ve beni sakın bırakmayın.......
    
Yıllar önce ilk hamile olduğumu öğrendiğim an hissettiklerimi günlüğüme yzmıştım ve o sayfayı birebir yazarak sizlerle paylaşmak istedimm :D                                                                                                    

1 Mart 2013 Cuma

Bizimkisi bir AŞK Hikayesi...




Hakikatende öyleydi bir aşk hikayesi...

Evliliğe adım attığımda henüz 18 yaşındaydım.ahmet benden 6 yaş büyüktü ve benden daha olgundu... Bana bir eşten çok bir baba bir abi sevgi ve şefkatiyle yaklaştı hep... bana hiç kıyamazdı halada kıyamaz...

Ben onun elinde büyüdüm sayılır. bu hayatta bana öğrettiği en güzel şey SABIR, ŞEVKAT VE SEVGİ üçlüsünü her daim hayatımda insanlarla paylaşmak oldu...



 CANIM BENİM İYİ Kİ EŞİMSİN VE İYİ Kİ HAYATIMDASIN...

Çocukları çok seviyorduk ama 7 yıl bebek sahibi olamadık uzuuuun soluklu tedaviler sonucu tüp bebek sayesinde 1 değil 3 bebeğimiz birden oldu...

Üçüzlerim ve ben

bir blog furyası var arkadaşlarımın arasında... "sen de kendi bloğunu yap" dediler... "yapamam" dedim... "yaparsın" dediler... cesaretlendim... işte karşınızdayım :)

Anıl, Akın ve Adasu isimlerinde dünya tatlısı üçüzlerin annesiyim. burda onlarla birlikte yaşadığımız sıradışı hayatı ama özellikle özel bir çocuk olan sp li Anıl'ımla yaşadıklarımızı anlatmak istiyorum... merak ediyorsanız bizi takip listenize alın :)